İç görülerinizi Üretmek İçin Verilerinizden Faydalanmak

Konu dijital pazarlama ya da geleneksel pazarlama olduğu zaman sıklıkla kullanılan bazı kelimeler vardır. Bu yazımızda bunların arasında en güçlü ve aslında birbiriyle bağlantılı olan iki terimi inceleyeceğiz: veri, yani data ve iç görü. 

Kısaca açıklayacak olursak veri çalışma sürecinde elinize geçen bilgilerin tümüdür. Müşteri sayınız, müşterilerinizin web sitenize arama motorlarından geldikten sonra ne kadar süre ziyarette bulunduğu, yolladığınız e-postaların üyelerinizin spam kutusuna düşme oranı ve çeşitli giderleriniz gibi her bilgi birer veridir. 

İç görü ise sahip olduğunuz bilgileri kullanarak kurduğunuz bağlantılar, bilgiye dayalı tahminler ve vardığınız sonuçlardır. İç görü harekete geçmeden bir önceki adımdır, çizeceğiniz stratejinin yönü, kampanyalarınızın stili tamamen iç görülerinize bağlıdır. Ürünlerinizin Z kuşağı tarafından daha çok beğenileceği, web sitenizin daha canlı bir dizayna sahip olması gerektiği gibi görüşler iç görü sayılabilir.

İçgörü Nasıl Ortaya Çıkar?

Geleneksel pazarlama yöntemlerine bakıldığı zaman içgörülerin daha çok hislere ve özgüvene dayalı olarak üretildiğini görebiliriz. Bu nedenle de markaları başarıya ulaştıracak içgörüler genelde uzun yıllar boyunca tecrübe kazanmış ve doğru tahminlere varabilen deneyimli kişiler tarafından üretilebiliyordu. Günümüzdeyse dijital pazarlamada gerçek bir veri zenginliği içinde bulunuyoruz. Hem çevrim içi hem de çevrim dışı verileri tek bir platformda birleştirme imkanını da kullanarak içgörülerinizi oluşturmak için kullanabilirsiniz. Dijital pazarlama verileri müşteri davranışları konusunda en ince ayrıntıları dahi önünüze net bir şekilde koyduğu için içgörülerinizi tamamen bilgiye dayalı bir şekilde yaratarak hata oranını en aza indirebilirsiniz.

İçgörü Oluştururken Data Nasıl Kullanılır?

Öncelikle verinin toplandığı şekilde içgörü oluşturmak için kullanılamayacağını bilmeniz gerekir. Veriler tıpkı bir ham madde gibi hiç işlenmemiş bilgiler olarak görülür. Onları işe yarar ve kullanılır hâle getirmek için doğru şekilde gruplara ayırmalı, işlemeli ve isimlendirmelisiniz ki doğru alanda ve doğru şekilde kullanılabilsinler. 

Örneğin bounca-rate de denilen, ziyaretçilerin arama motoru sonuçlarından sitenize geldikten sonra vakit geçirdiği süre tek başına bir anlam ifade etmeyebilir. Bu bilgi ancak doğru bağlam içinde içgörü oluşturmak için uygun olacaktır. Oysa ki bu bilginin ziyaretçilerin arama motorunda kullandığı terimler, web sitenizde bulduğu (ya da bulamadığı) bilgiler, web sitenizin tasarımı ve kullanıcı kolaylığı hakkında olduğu muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. Alakalı diğer verilerle incelendiğinde bu veriler işlenmiş bilgiye dönüşecek ve hipotezinizi ortaya koymanızı sağlayacaktır. 

Verilerinizi Düzenleyin

Mesele veri toplama olduğu zaman ne kadar çok toplarsanız o kadar iyi olur demek yanlış olmak. Fakat kesinlikle nicelik tek gerekli unsur olmayacaktır. Verilerin doğru başlıklar altında, yönetilebilir ve düzenli bir şekilde saklanması gerekir. Hangi kaynaklardan elde edildiği, hangi konularda kullanılabileceği ve toplandığı tarihleri sırasında gerçekleşen dış etkenler dikkate alınmalıdır. Örneğin yerel ya da ülke genelinde elektrik kesintilerinin ya da hücresel veride sorunların yaşandığı bir dönemde satışların veya ziyaretlerin azalması asla bağlam dışı yorumlanmamalıdır.

Hedeflerinizi Belirleyin

İçgörülerini oluşturmak için verilerinizi düzenlemek ve işlemek tek başına yeterli olmayacaktır. Hedefiniz içgörülerden önce net bir şekilde belirlenmiş olmalıdır. İçgörüler hedefiniz etrafında şekillenecektir. Satışlarınızı artırmak, web sitenize daha çok ziyaretçi çekmek, ziyaretçilerin web sitenizde daha fazla vakit geçirmesini sağlamak ya da marka bilinirliğinizi artırmak… Bunların her biri de farklı bir hedeftir ve farklı veriler gerektirecektir.

Veri Toplamanın Sonsuz Bir Süreç Olduğunu Unutmayın

Veri toplamaya ve onları düzenlemeye asla ara vermemelisiniz. Sürekli oluşan şartlara göre veriler de değişkenlik gösterecek, bununla bağlantılı olarak da içgörüleriniz farklılaşacaktır. Her zaman ileriye bakmak ve gelişime açık olmak için yeni alanlarda veri toplamaya başlamayı da ihmal etmemelisiniz.